Fazla gaz sancısı çeken bebekler aç kalmayan ve yeterli olarak beslenen bebeklerdir. Bir süre sonra bebeklerin gaz sancıları artabilir. Gaz sancılarının tamamıyla giderilmesi ebeveynlerin en az üç aylarını alabilir. Annelerin uğraşlarına rağmen kesilmeyen ağlamalar ve ağlama krizlerine günümüze kadar herhangi bir çözüm getirilememiştir. Fakat bebek psikolojisi üzerine yapılan çalışmalar bebeklerin iletişim ihtiyaçlarını ağlayarak giderdiklerini savunmaktadır. Ağlama nöbetlerinin çocukların konuşmanın öğrendiklerinden sonra büyük oranda azaldığı gözlemlenmiştir. Anneler, bebeklerini giydirirken üşümemeleri için bazı durumlarda aşırıya kaçabilirler. Fakat bebekler yetişkinlerden sadece bir kat daha fazla giydirilmelidirler. Terleyen ve sıcaktan rahatsız olan bebekler oldukça huysuz ve hırçın bir ruh haline bürünebilirler. Fakat günümüzde en fazla yapılan hatalar arasında bebeği aşırı sıcak tutmak yer almaktadır. Sıcaktan bunalan bebeğin ağlaması oldukça doğal bir durumdur. Fiziksel temas bebeğin ağlamasının durdurulmasında yardımcıdır. Ayrıca, bebeğin sık olarak ıkınması kabızlık durumuna yorulmamalıdır. Sık dışkı yapmak bebeğin kabız olduğunun bir göstergesi olarak kabul edilmemelidir. Yeni doğan bebeklerin başlarının altına yastık koyulmamalı ve yattıkları yerde herhangi bir yastık bulundurulmamalıdır.

Bebek sert yataklarda yatırılmalıdır. Boğulma riskine karşı fazla örtü örtülmemelidir. Bebeğin karnının doyması değişken bir durumdur ve her bebekte farklılık gösterir. Bebek aç bırakılmamalı ve bebeğin anne göğsüne doğru yaptığı refleksler takip edilmelidir. Bebek 3 saat aralıklar ile beslenmelidir. Bir gün içerisinde bebeğinizi 8 ila 12 kez beslemeniz uygundur. Bazı bebekler oldukça kabarık bir iştaha sahip olduklarından açlığa bağlı olarak sürekli ağlayabilirler. Bu gibi durumlarda bebeğinize süt vermeli fakat aşırıya kaçmamaya özen göstermelisiniz. Anne sütü ile beslenme bebek için en ideal olan beslenme şekillerindendir

Bebeklere Yaptırılması Gereken Aşıların Olumlu Etkileri
Bebeklerin olması gereken aşı periyotları düzenli olarak uygulandığında, bebeğin bağışıklık sistemini güçlendirerek, vücutlarının mikroplara karşı savunmalarını güçlendirir. Hastalıkların virüslerine karşı küçük bedeniyle bir direnç gösterir. Virüsler ile küçücük bedeniyle savaşarak onları yok edebilir. Ancak hatırlatmakta fayda vardır, hiç bir aşı bebekleriniz için %100 koruma sağlar diyemeyiz. Bu konuda sizlerin özeni ve dikkati de oldukça büyük önem taşımaktadır.

Mikrop ve virüslere karşı bebeğinizin vücudunu güvenli hale getiren aşılar son derece önemli ve güvenlidir. Bebeklerin vücudunda aşı sonrası kısa vadeli ve küçük etkiler görülebilir. Fakat bunun dışında bebeğe hiç bir zararları yoktur.

Fakat zararlarının olmaması bebeklerin vücut yapılarına göre yan etkilerinin olmadığını göstermez. Küçük bebeğine aşı yaptırma konusunda tedirgin olan anne babaların elbette var olduğunu unutmuyoruz. Bu yüzden aklınızda ki bu sorulara cevap olabilmesi bakımından sizlere bebeklerin olması gereken aşıların yan etkilerini bir araya getirdik. Fakat bu aşıların yan etkilerinin faydalarının yanında devede kulan kaldığını bilmenizi isteriz.

Bebeklerde Aşıların Oluşturabileceği Yan Etkiler
• Aşı sonrası bebeklerde kısa süreli ateş yükselmesi görülebilir.
• Aşı olduktan sonra bebeklerde huzursuzluk gözlemlenebilir.
• Aşı sonrası aşının yapıldığı yerde şişkinlik ve kızarıklık oluşabilir.

Fakat aşı sonrası bebekleriniz de oluşabilecek bu yan etkilerin bir soruna işaret ettiğini düşünmeniz için, aşı sonrası bebeğin ateşinin düşmemesi, bebeğin aşırı huzursuzluk hali içerisinde olması ve sürekli uyumayı isteyen bir durum ile karşılaşmanız gerekmektedir. Eğer böyle bir durum ile karşı karşıyaysanız mutlaka hemen doktorunuza danışmalısınız.

Bebeklerin Olması Gereken Aşı Takvimi
Hepatit B – Doğum sonrası ve 1.Ay
Çocuk Felci – 6.Ay
Dapt-IPA-Hib -2.Ay ve 4.Ay
Verem – 2.Ay ve 6.Ay
Hepatit A – 18. Ay ve 2 yaşında
Prömokok – 2.Ay, 4.Ay, 6.Ay, 12.Ay
KKK – 12.Ay
Su çiçeği – 12.Ay

New York Üniversitesinden mikrobiyolog Martin Blaser’ın yaptığı araştırmalara göre, çocukluk döneminde antibiyotik kullanımı ile sonraki hayatında obezite hastalığına yakalanma oranı arasında bir bağlantı keşfedildi. Araştırma, penisilinin etkileri üzerine odaklandı; fakat problem görünürde penisilinin kendisinden değil, sindirim sistemindeki iyi bakterilere verdiği zararlardan ileri geliyor.

Araştırma ilk olarak fareler üzerinde denendi. Bu araştırmaya başka araştırmalar da eklendi ve 6 aylıkken antibiyotik verilen çocukların 7 yaşına bastıklarında, emsallerine göre daha kilolu olduğu ortaya çıktı. Araştırmanın başındaki isim olan mikrobiyolog Martin Blaser’ın görüşüne göre penisilinin iyi bakteriler üzerindeki en harika sonuçlarının olduğu bir “ara süre” var. Ki buda 6 ay ve 3 yaş aralığı.

Mikrobiyomlardaki bozulmalar
Yaklaşık olarak normal bir insanın 100 trilyona yakın bakterisi vardır. Son yıllarda öğrendiğimize göre sağlıklı yaşamanın püf noktalarından biri de vücudumuzda barınan mikroplar. Mikrobiyolog Mark Blaser’ın çalışması ile bilim dünyası, farelerin hayatlarının ilk ayı boyunca mikrobiyomlarında bozulmalar olduğunu öğrendi.  Bunun sonucunda ise farelerin yüzde 25’i daha fazla kilo almaya başladı. Ayrıca araştırma sonucunda en kötü etkilerin yüksek yağlı diyette ortaya çıktığı ve erkeklerin kadınlara göre daha fazla etkilendiği de keşfedildi.

Hasta çocuklarımız da mı antibiyotik kullanmasın ?
Burada ebeveynlere sorulacak soru şu:  Sırf yan etkileri var diye hasta çocuklarınızı antibiyotiklerden uzak mı tutmalısınız? Glasgow Üniversitesi Metabolik Tıp Bölümü Profesörü Naveed Sattar bu soruya “Hayır” cevabını veriyor. Sonuçlar ilginç olmakta birlikte profesör diyor ki, “Madem ki hayat tarzıyla ilgili genel tavsiye, obeziteye karşı savaşmayı da içeriyor; o halde çocuklar, ya da yeni doğanlara verilen antibiyotikler temel klinik ihtiyaçlar üzerine verilmelidir.”

Dr. Blaser de bir noktaya katılıyor: Eğer bir çocuk gerçekten çok hastaysa, antibiyotik alması gerektiğine kuşku yok. Ama eğer hastalık çok ciddi değilse ebeveynlerin “Hastalık ciddileşmediği sürece bir-iki gün beklesek daha iyi olur” demesi daha faydalı olur. Ebeveynler hiçbir zarar vermeyeceğini düşünerek çocuklarına antibiyotik veriyorlar, fakat antibiyotiklerin de aslında zararları olabileceği unutulmamalıdır.

Öncelikle yeni doğan bir bebeğiniz varsa, 6 haftalık olana kadar ondan herhangi bir gülümseme veya mırıldanma beklemeyin. O zamana kadar adeta sürekli şikayet eden bir beyefendi/hanımefendi ile uğraşmanız gerekecek. Uykusuz geceleri ve duygusal açıdan yaşadığınız kargaşayı atlatabilmek için şunu aklınızdan çıkarmayın: Gösterdiğiniz çabalar boşa gitmeyecek. Siz her ne kadar yeni doğan bebeğinizin hiçbir tepki vermediğini düşünseniz de Los Angeles’ta yaşayan pediatrist Cristopher Tolcher; bebeğin anne veya babasıyla birlikte bulunduğu vakitlerde rahat hissettiğini ifade ederek ebeveyn ile bebek arasında bir etkileşim olduğunu ve bebeğin kucakta tutulmayı sevdiğini söylüyor.

Göbek kordonu meselesi
Göbek kordonu düşene kadar bebeğinize sünger banyosu yaptırın. Yani bebeğinizi duşun altına tutmaktansa ıslak bir süngerle onu temizleyin, bu durum göbek kordonunun düşmesini hızlandıracaktır. Göbek kordonları kuru tutulduğu sürece –genellikle iki hafta içinde- düşer. “Bebeğim kirli mi kalacak?” diye endişe etmeyin! Nasıl olsa yeni doğanlar çok fazla kirlenmiyorlar. Eğer banyo yaptırırken bebeğinizin göbek kordonu ıslanırsa o bölgeyi nazik bir şekilde kurulayın. Göbek kordonu düştükten sonra hafif kanama olursa da telaş etmenize hiç gerek yok, bu gayet normal bir durum.

Bebeğimin cildi neden kuru?
Kuru cilt yeni doğanlarda oldukça rastlanabilir bir olaydır. Başlangıçta yeni doğmuş bebeğiniz yumuşak ve ipeksi bir cilde sahip olabilir ama ne yazık ki bu değişecek. Pediatrist Dr.Laura Jana bu durumu güzel bir örnekle izah ediyor: Eğer siz de 9 ay boyunca sıvıyla kaplı bir şekilde kalıp dokuz ayın sonunda birden havayla karşılaşsaydınız, sizin cildiniz de kururdu. Bebeğinizin kuru cildi için yapmanız gereken bir şey yok aslında (çünkü kuru cilt zamanla soyulacaktır). Ama eğer çok istiyorsanız kokusuz hipoalerjenik bebek losyonu elde edebilirsiniz. Küçük pembe döküntüler, bebek bezinin tahriş etmesiyle oluşan döküntüler ve hatta bebek sivilceleri bile küçücük bebeğinizin cildinde arzı endam edebilir. Dr. Jane’in dediğine göre bebeğinizdeki sivilce eğilimi birkaç ay devam edebilir. O yüzden bebeğiniz bir aylık olmadan ve hala tatlı görünürken o güzel bebek fotoğraflarından çekseniz iyi olur.

7 yaşına gelmeden önce dişlerini fırçalayın
Bebeğinizin ilk dişi, muhtemelen 6 aylık olduktan sonra alt çenenin ön tarafında çıkacaktır. Bu süre değişebilir, öyle ki bazı bebekler ağızlarında dişle doğdukları bile görülüyor! 2, 2-5 yaşına gelen çocukların ise yaklaşık 20 tane süt dişi ortaya çıkmış olacaktır. Her hâlükârda, bebek 7 yaşına gelene kadar ona bir şekilde diş fırçalama alışkanlığını kazandırmalı, yaşı ilerledikçe kendi kendine dişlerini fırçalamasını öğütlemelisiniz.

Bebek için diş fırçası kullanılır mı?
Sert diş fırçaları bebeğin ağzı için tahriş edici yapıda olabileceği için, hafif ve ince bezleri kullanabilirsiniz. Gazlı bez veya yumuşak tül gibi, hafif dokulu bir bezi parmağınızın etrafına sarın. Ucuna çok az diş fırçasını dökün. Ardından bebeğinizin dişi etrafında parmağınızla uygulayın. Bu yöntemi tercih etmeniz bebek için daha doğalını seçmek olacaktır.

Bebekler için özel üretilen diş fırçalarını kullanmak istiyorsanız, fırçanın başlığının çok küçük ve yumuşak olmasına özen gösterin. Diş fırçasının küçük olması sayesinde bebeğinizin ağzının içindeki tüm dişlere rahatlıkla erişebilir, narin ağız yapısına zarar vermeden dişlerini temizleyebilirsiniz. 1 ile 3 ay süren aralıklar zarfında da bebeğinizin diş fırçasını yenisiyle değiştirmeyi unutmayın. Şayet diş fırçasının telleri geriye doğru kıvrılmaya başladıysa diş fırçasının yenisini almanın vakti gelmiş demektir.

Ancak yapılan yanlış uygulama ve diğer çeşitli nedenlerden ötürü yapılan testlerin sonucu yanlış çıkabilir. Yani yaptığınız testin sonucu pozitif çıktığı halde siz hamile olmayabilirsiniz. Peki, bunun nedenleri nelerdir, gelin birlikte göz gezdirelim..

Gebelik Testinin Sonucunu Etkileyen Durumlar
Evde yaptığınız gebelik testleri hamileliği öğrenmenin en kolay ve pratik yoludur. Peki bu testin sonucunu neler yanıltabilir ?

Kimyasal Gebelik
Sizde kimyasal gebelik geçiriyorsanız yaptığınız gebelik testi pozitif çıktığı halde siz hamile değilsinizdir. Kimyasal gebelik yaşayan kadınların kanında ve idrarında gebelik hormonu olarak bilinen hCG hormon seviyesi yükseldiği için gebelik testinde sonuçlar pozitif çıkar. Fakat bu gebelikte oluşan embriyo adet kanaması gibi dışarı atılır ve hamilelik yoktur.

Dış Gebelik
Dış gebelik adından da anlaşılacağı üzere sperm ile yumurtanın birleşmesi üzerine oluşan embriyonun rahim dışırasında, genellikle fallop tüpleri olmak üzere başka yerlere yerleşmesidir. Dış gebelikte gerçek bir hamilelik sürecidir. Hamilelik hormonlarınız bu dönemde yükselmeye başlar. Bu sebeplerden dolayı da yaptığınız gebelik testlerinden pozitif sonuçlar alırsınız.

Mol Gebelik
Mol gebelikte de yine hamilelik sürecini andıran bir durum söz konusudur. Bu hamilelikte ise kromozomsal nedenlerden ötürü normal bir döllenme yaşanmamasından ötürü geçici bir hamilelik sürecidir. Çok sık rastlanan bir durum olmamasına karşı, tedavisi oldukça ciddiye alınmalıdır.

Kullanıcı Hataları
Gebelik testini kullanım kılavuzunu okumadan, heyecandan hızlı bir şekilde sonuçlar almak için kullanıcı hatalarından kaynaklanan bazı yanıltıcı sonuçlar alınabilmektedir.

• Gebelik testini etkileyen diğer etkenleri ise;
• Yakın bir zaman içerisinde yapılmış kürtaj operasyonu
• Kısa vadede atlatılmış düşük
• Testlerin buharlaşma çizgilerinden kaynaklı yanılma
• Kullanılan ilaçlar

ve bazı tıbbi durumlar olarak sıralayabiliriz.

Göbek bağı bakımının antiseptik maddelerden yapılması tavsiye edilmektedir. Annelerin dikkat etmesi gereken hususlardan biri d göbek bağının temiz ve kuru tutulmasıdır. Göbek bağı yaklaşık 1-3 hafta içerisinde renk değiştirir ve düşer. Bebek doğduktan sonra önem gösteren bakımlardan biri de göbek kordonuna uygulanan bakımdır. Göbek mandalı çocuğunuzun bakımını gerçekleştirmenize engel olmamalıdır. Çoğu ebeveyn bebeklerin mandal sebebiyle acı çektiklerini düşünür. Fakat bebekler mandal sebebiyle hiçbir acı hissetmezler ve bakım acısız olarak gerçekleştirilebilir. Hastane tarafından sizlere verilen sıvı ile göbek kordonunun bakımını rahatlıkla yapabilirsiniz. Bazı gruplar göbek kordonunun bakımını gerekli olarak görmemektedir. Fakat göbek bakımı alkol, antiseptik solüsyonlar veya batikon tipi kremler ile yapılabilmektedir. Temizlik sırasında kullanılan ilaçların başka bireylerin teni ile temas etmiş olmaması oldukça önemlidir. Başkalarının cildine temas etmiş olan ilaçlar bebeğin tedavisi düşünülen bölgesinin mikrop kapmasına yol açabilir.

Göbek bölgesinde bulunan mandalın alt kısmından pansuman işlemi gerçekleştirilmelidir. Mandalın oynatılması bebeği rahatsız eden bir durum olmadığından bakım sırasında rahat davranabilirsiniz. Bebeğin göbek kordonu bölgesinin günde en az iki kez temizlenmesi gerekir. Göbek bağı uygun zamanda kendiliğinden düşecektir. Göbek bağı, hava ile temas ettiğinde daha çabuk iyileşebileceğinden bölgenin hava ile teması engellenmemelidir. Göbek bağı bir süre sonra kendi kendine kurur ve düşer. Bu sürece izin vermeniz oldukça önemlidir. Bu sırada ufak bir kanama görülebilir. Fakat kanamanın kesilmemesi ve günlerce devam etmesi durumunda mutlaka doktorunuza başvurmanız gerekmektedir.

Yeni doğan bebek uyumuyor ise bunları yapın

Kundaklamaya dikkat
İyi yapılan bebek kundaklaması, bebeğin kendisini ana rahmindeki gibi hissetmesine yardımcı olur. Böylelikle kendisini daha güvende hisseden bebek, daha uzun süre uyuyacaktır.

Odanın aydınlığı önemlidir
Yeni doğan bebek uyumuyor diyorsanız yapmanız gereken şeylerden birisi de, oda aydınlığına dikkat etmektir. Odanın gündüz aydınlık, gece ise karanlık olmasına dikkat edin. 6 haftaya kadar balık ve karanlık kavramlarını bilemiyor olsa da, bu süreç içerisinde bebeğinizi ışık kavramına alıştırmaya çalışın.

Gündüz fazla uyutmayın
Bebeği gündüz fazla uyutmanız, gece uykularının sıklıkla bölünmesine neden olacaktır. Bu da sizin de, geceleri uykusuz kalmanız anlamına gelmektedir. Bu yüzden bebeğin gündüz uyumasını engelleyerek, gece daha rahat bir uyku uyumasını sağlayabilirsiniz.

Birlikte uyuyun
Yeni doğan bebek uyumuyor diye şikayet ediyorsanız, onunla birlikte uyumayı deneyin. Bebek sizin yanınızda kendisini güvende hissederek, daha kısa sürede uykuya dalacaktır.

Sallamak
Uykuya dalması için bilinen en etkili yöntemlerden birisi de, bebeği sallamaktır. Bebeğin anne karnındayken sallanarak uyumaya alışmış olması, doğduktan sonra da sallandığında daha çabuk ve rahat bir şekilde uyumasına neden olmaktadır. Bu yüzden yeni doğan bebek uyumuyor diye yakınıyorsanız, onu yumuşak bir yere yatırarak dizlerinizde ya da kucağınızda sallayabilirsiniz. Ancak bebeğiniz sallanmadan uyuyorsa, onu sallanarak uyumaya alıştırmadan uyutmaya çalışmanızı tavsiye ederiz.

Beyaz gürültü
Bebeklerin uyuması için son yıllarda oldukça popüler olan yöntemlerden birisi olan beyaz gürültü, saç kurutma makinesi, vantilatör sesi ya da elektrikli süpürge sesi gibi, birtakım seslerle uyutabilirsiniz. Bebeklerin bu sesler ile uyumasının en büyük nedeni, anne karnındayken benzer sesler duyduğu için, bu tarz seslere alışık olmasıdır.

Günde 16 saat uyuyorlar
Öncelikle şunu bilmek gerekir: Bir bebeğin ne kadar uyuması gerektiği, yaşına ve çağına göre değişiklik gösterir. Yeni doğan bebekler 24 saatin 16 saatini uyuyarak geçirirler. Gece ve gündüz fark etmeksizin sık sık uyanan bebekler, biyolojik saatlerini henüz tam olarak ayarlayamadıkları için bunu yaparlar. Bu durum anne babaların bir gecede 4 kez uykusundan uyanması gibi tatsızlıklara yol açabilir. Bebek 4-12 aylık olduğu zaman ise günlük uyku saati 13-14 saate kadar düşer. Sabah uyandıktan ve ikindi vaktinden sonra ufak ufak kestirmeye devam eden bu çağdaki bebekler, diş çıkarmaya başladıkları için uykusuz kalabilirler. Bu uykusuzluk hali bebeğin sinirli ve aksi olmasına, bu da ağlamasına, ağlaması da anne babaların uykusuz kalmasına sebep olur. Ayrıca bronşit, kulak enfeksiyonu ve öksürük gibi hastalıklar da bebeğinizin uykusuz kalmasının bir diğer sebebi olabilir.

Bir gözünüz bebeğinizde olsun
Savunmasız bebekler için uyku, dikkatli olunmadığı zaman tehlikeli olabilir. Yüz üstü yatan çocukların nefes alması zorlaşacağı için bebekleri mutlaka sırt üstü yatırmalı, uykusuz kaldıklarında da kucağınızı alıp yanlara doğru hafifçe sallamalısınız. Bebek sizinle aynı odada uyuyorsa, acil bir durum yaşandığında hızlıca müdahale edebilmeniz için beşiği mutlaka yakınınızda olmalıdır. Ayrıca bebeğin rahat bir uyku çekebilmesi için oda sıcaklığının da gereğinden yüksek olmamasına özen göstermelisiniz. 16-20 derece arası idealdir.

Yastıkları ve oyuncakları bebeğin yanından kaldırın
1 yaşından küçük bebekler yastık veya oyuncak gibi nesnelerle kesinlikle uyumamalıdır. Hem bebeğin hastalık kapmasına, hem de nefes alamaması gibi istenmeyen durumların önüne geçmek için bu tür nesneleri bir süreliğine bebeğinizden uzak tutmak faydalı olacaktır. Unutmadan, kesinlikle bebeğinizin uyuduğu odada sigara içmeyin!

Dünyaya gözlerini yeni açan bebeğinizle aynı evde bir köpeğin veya kedinin yaşamasına izin vermeli misiniz? Bu, bebeğiniz için sakıncalı olabilir mi? Bebeğe bir zarar verirler mi? Bu sorular, evcil hayvan besleyen her annenin aklını kurcalar. En az insanlar kadar duygusal olan hayvanlar, eve yeni bir canlının katıldığını anlayabilecek kadar zekidirler de. İlk başlarda bu yeni doğan canlıyı kıskanıp, onu görmezden gelir, yok sayabilirler. Ancak bu canlıdan kendilerine zarar gelmeyeceklerini anlayınca, onu da aileden birisi olarak kabul eder ve sevgilerini bu minik canlıdan esirgemezler. Fakat her hâlükârda arada biraz mesafe olması mutlaka gerekir. Örneğin, yeni doğan bebeğinizin suratını bir köpeğin yalamasını istemezsiniz değil mi?

Her şey evcil hayvanda bitiyor
Eğer beslediğiniz hayvana gerekli eğitimi ve terbiyeyi verebilmişseniz, yeni doğan bebeğin yanında bulunmasına hiçbir sakınca yoktur. Özellikle aileler tarafından beslenen Golden Retriever ve Labrador gibi köpek ırkları uysal ve sevecen oldukları için bu süreci daha kolay atlatabilirsiniz. Kedilerde de durum bundan farksız değil. Bebeğinize tırmık atmayacağına inanıyor ve güveniyorsanız, kedinizin bebeğin yanında serbestçe dolaşmasına ve onu incelemesine izin verebilirsiniz. Ancak yine de kedilerin evcilleştirilmiş bir yırtıcı hayvan olduğunu hatırlayarak her zaman teyakkuzda olmanızda fayda olacaktır.

Hayvanın pabucunu dama atmayın
Kediler insana hiç minnet etmediği için sizin onu umursamanız veya yok saymanız, kedinin zaten umurunda olmaz. Ancak köpeklerde durum bundan çok daha farklıdır. Sahibiyle arasında kedilerden farklı olarak çok daha duygusal bir bağ inşa eden köpekler, eve yeni gelen bebekten sonra kendisiyle daha az ilgilenildiğini görünce kıskançlık yapmaya başlayabilir. Bu, onu daha hırçın ve huysuz bir ruh haline de büründürebilir. Durumu dengelemek için bebeğe ilgi gösterdiğiniz gibi belli aralıklarla köpeğinizi sevip okşamanız, onunla oyun oynayıp vakit geçirmeniz faydalı olacaktır. Bu sayede agresif davranmasının önüne geçebilir, bebeğiniz için herhangi bir tehlike teşkil etmemesini sağlamış olursunuz. Bir gözünüz her daim evcil hayvanınızın üzerinde olsun ve ne olursa olsun, onları asla bebeğinizle yalnız başına bırakmayın.